Biriyle çıkman için;

14 Aralık 2008 Pazar

Sex and The City Movie ve çıkardığım alakasız dersler =)






Bu bayram pek bi kültür yoğunluklu geçti. Film izledim kitap okudum. Hatta okuyacak bir kitap daha buldum ama bakalım zamanım olcak mı onu okumaya..

Her neyse tatilde izlediğim filmlerden biri de Sex and The City idi. Filmi beğendim. Moda ve aşk dolu bi film.

Çoğu kişinin de bildiği gibi filmde 4 ana karakter var. Bu karakterlerin özelliklerinden bahsetmicem. Sadece bi tanesinden bahsedicem. Samantha.

Samantha yanlış anlamadıysam aralarındaki en büyük kadın. filmin sonunda 50. yaş gününü kutluyorlar. Fakat 50 yaşında gibi görünmüyor tabiki de. Fıstık gibi bi kadın. Sarı saçlar, dar elbiseler, yüksek topuklar, we genç sewgili =) Evet bu kadının tutukusu genç erkekler. Filmde 5 yıldır beraber olduğu çok yakışıklı we baya genç bir sewgilisi war. Çok mutlular. Adam Samantha'yı deliler gibi sewiyor. Ama Samantha biraz "fazla" sex düşkünü olduğu için sewgilisini aldatmamak için ayrılıyor. Kadını takdir etmek lazım. Başkası olsa aldatır, zaten tek amacı da sex.

Şimdi ben niye bu kadını anlattım? Sebep şu:

Ben hep şu ana kadarki postlarımda neden aşık olamıorum neden doğru kişiyi bulamıorum gibi konular hakkında yazdım hep. Ama bu filmi izledikten sonra aslında birine bağlanıp senelrce onla çımak istemediğimi fark ettim (bu düşüncenin çok kısa bi süre sürceğini düşünüor da olsam hehe). Yani şu anda özgürüm. Herkesi tanıyabilmek gibi bi şansım war. Öbür türlü olsa ciddi bi ilişkisi olan her kadın gibi ben de kısıtlancam. Bırak yeni insanlar denemeyi, yeni we erkek cinsiyetinde SADECE NORMAL yakın bir arkadaş bile edinemicem. Ne de olsa türkiyedeyiz, 2 kat imkansızlaşıyor yani.

Bilmiyorum saçmalıyor muyum ama şu an böyle düşünüorum. Şu an özgürüm. Gerçi fazlasıyla yoğun olduğum için dışarı çıkıp hayatın tadını çıkaramıorum ama bitçek elbet. Yani nie kendimi kapatıyım ki insanlara, sırf ciddi bi ilişkim olsun diye. İleride nerede yaşıyacağım bile belli diil. Şimdiden bir ciddi ilişkim olursa we ileride şehir deiştirmek istersem buna engel olabilir bu ilişki we hiçbir zaman bu seçime düşmek istemem; ilişkim mi işim mi.. Bööle bi ikilem insanı öldürür.

Ben zaten bikaç yıl önce yeterince dolu dolu bi ilişki yaşadım. Sanırım bu yeterli. Artık bi süre başka şeylere öncelik wermeliyim. Zaten o ilişkim bittiğinden beri arkadaşlıklarıma çok öncelik werdim. Çünkü insan ciddi bi ilişkiye başlayınca biçok arkadaşını ihmal edebilio, tabi en yakınlar hariç. O yüzden ilişki bittiğinde arkadaşlıklara öncelik werdim we elimden geleni yaptım bu konuda. Şimdi sırada daha farklı şeyler war. İş, para, şehir..

Moda tutkum yüzünden iş diince tek hayalim fashionable elbiseler we ayakkabılar alabilcek kadar para kazanabilmek tabiki de =) Belki bu fikir kimisine çok "boş" we "aptalca" geliyor ama şunu bilin ki bunlerı sölerken, "işim ne olursa olsun" demek istemiyorum tabiki de. Ben bu konularda ciddi bi insanımdır ama kader diye de birşey war tabi. Sonuçta işimizi kendimiz seçemiyoruz, bizi seçenlerin arasından seçim yapabilioruz ancak. (Ki genelde biri bile bizi seçse atlamak zorunda kalıyoruz)

Sex and the City'den nerelere geldim =) Orda özellike carrie'nin kıyafetleri we ayakkabıları we çantaları mükemmel =) başka neyi kaldı zaten. Ama en çok ayakkabılar. Manolo Blahnik Adlı ayakkabı dehasını da tanımış oldum böylece. Ben ayakkabıda Patrizia Pepe hayranıyımdır. Ama Manolo'ya da hoşgeldin diorum =)


Sonuç olarak bir de filmde carrie'nin Mr.Big'ine değinmek istiyorum. Adam mükemmel. Yakışıklı ama ööle con con tiplerden diil. Ağır, olgun, hoş, knows how to talk with a woman =) eh böyle bi erkek war mıdır hala onu bilemicem (hele bide o yaşta) ama umutlar tükenmez tabi. Aşka olan inancım sıfırlanmış olsa da masallara hala inanıyorum. yani Masalsı bir şekilde hayatıma giren bir erkeğe aşık olabilirim. En azından inancım war. Ama hayat bu tabi, belki de alakasız damdan düşer gibi biri gircek hayatıma, ya da belki zaten hayatımda olan birine aşık olcam. Ama bu kişinin kim olcağını çok merak ediyorum.

Son olarak hayırlısı demekten başka bi şansım olmadığı için olacakları yaşayıp görcez ancak diyorum ve bu yazıyı burda bitiriyorum. Abartmışım zaten.

Hiç yorum yok: