Biriyle çıkman için;

22 Aralık 2008 Pazartesi

Masaüstü resmim değişti..

Evet bi kaç gün önce masaüstü resmimi gösterdiğim ve onunla ilgili bişiler yazdığım bi post yapmıştım. O gün bana tak etti ve Al pacino'ya bakmanın artık yeterli olduğunu düşündüm ve geçenlerde Sex and the City'yi izlediğimde gördüğüm bi yerin resmini koydum.

Filmde Carrie Mr.Big'le balayına gitmek için Mexico'yu seçmişti. Gerçi gidemediler ama Carrie arkadaşlarıyla gitti. Ve oraların nası da güzel olduğunu ve hiç de düşündüğüm gibi olmadığını fark ettim. İşte benim masaüstü resmim, Mexico =) Sanırım deniz, kum, güneş ve farklı bir kültürün tadını çıkarabileceğiniz en güsel yer Mexico ki ben zaten meksika yemeklerine ve meksikalıların tarzına bayılırım. Ewime çok yakın bir yerin açılışı wardı bi kaç ay önce we temaları meksikaydı o yüzden kaçırmamıştım ve gitmiştim. Çok hoştu.

Neyse lafı uzatmadan işte masaüstüm..

Kimlere Aşık Oluyoruz?

Msn'in sitesinde testler oluyo belki bilirsiniz. İlk defa bu testlerden birini yapıyım dedim. Bu haftanın testi "Kimlere aşık oluyorsunuz?" testiymiş. Hemen atladım tabi. Ve inanın hayatımda bu kadar doğru olan bir test daha görmedim. Şimdi çıkan sonucu buraya aynen kopyalıcam ve eğer daha önce yazdığım aşk-ilişki konularıyla ilgili yazıları okursanız, bu test sonucunun aynen benim yaşadıklarımı yazdığını da görmüş olursunuz. İşte sonuç:

Sanatçı Ruhlu

Sizin ruhunuzda sanatçılık var. Bir manzara seyretmektense bazen size gerçeküstü bir manzara resmine bakmak daha fazla keyif verir çünkü sanat çoğu zaman gerçekten daha kusursuzdur. Genellikle hayalinizde bir karakter yaratırsınız ve önce ona aşık olursunuz sonra da gerçek hayattan biriyle karşılaştığınızda hayalinizdekine ne kadar benzeyip benzemediğine bakarasınız. Bu yüzden çoğu kez olduğundan başka gözüken kişiler size çekici gelir çünkü bu türdeki kişiler sizin hayalinizdeki kişiyi azçok algılarlar ve kendilerini ona benzer bir karakter olarak gösterirler. "Tanıdığımı sanmıştım" lafı sizin genelde ilişkilerinizin bitiminde kullandığınız bir sözdür. Sizin gibi sanatçı ruhlu ve sevmeye açık birinin kalbini kazanmak her ne kadar kolay olsa da bunu sürekli kılabilecek kişi hayalinizdeki mükkemel sevgiliyi unutturup size gerçekliğin güzelliğini gösterebilecek kişidir. Bu kişiyi tanıdığınızda onu hatalarıyla sevmeyi öğreneceksiniz.


Gerçekten de ben her defasında "Tanıdığımı sanmıştım" derim ve ben gerçekten de önce bi karakter hayal ederim kendi kafamda ve karşımdakini de aynen ona benzetmeye çalışırım, o da bu hayalime benzemeye çalışır we aklısıra beni kandırır ama kısa bi süre kokusu çıkar tabi.

Aaaaah ah ne diyim ben bu aşk meşk ilişkilerine..
si
Eğer siz de bu testi weya diğer testleri yapmak isterseniz buyrun size o site:

http://testyourself.tr.msn.com/test/kimlere_asik_oluyorsunuz/Test.aspx

Bu arada diğer testleri yaparsam ve bu kadar doğru çıkarsa onları da ilerki zamanlarda buraya yazıcam.. Hadi size ii test yapmalar =)

20 Aralık 2008 Cumartesi

Bilgisayarın masaüstü

Gerçekten de masaüstü resmi bmn için çok önemlidir. Çünkü nerdeyse 24 saat bilgisayarımla berbaber yaşasığım için, onun bana güzel gözükmesi çok önemlidir hehe =) Lafı fazla uzatmıyım. Masaüstü'mü print screen yapıp buraya koyayım.

İşte benim EN BÜYÜK AŞKIM AL PACİNO. Ve tabiki de en sewdiğim filmlerden biri olan Scarface'teki bir görüntüsü. Her açışımda onu görüyorum ve hayallere dalıyorum. Malum benim mafya hayranlığım yüzünden zırt pırt mafya sewgili hayallerine dalıyorum zaten.

Her neyse. Bu blog aleminde yeni sayılırım ve de arkadaşlarımın blogları olmadığı için benim blogumu izleyen kimse yok. Eğer olsaydı kesin mim yollardım hemen =) Bu sebepten dolayı ancak kendim koyabiliyorum masaüstü resmimi, kimse koyduramıyorum =)

14 Aralık 2008 Pazar

Sex and The City Movie ve çıkardığım alakasız dersler =)






Bu bayram pek bi kültür yoğunluklu geçti. Film izledim kitap okudum. Hatta okuyacak bir kitap daha buldum ama bakalım zamanım olcak mı onu okumaya..

Her neyse tatilde izlediğim filmlerden biri de Sex and The City idi. Filmi beğendim. Moda ve aşk dolu bi film.

Çoğu kişinin de bildiği gibi filmde 4 ana karakter var. Bu karakterlerin özelliklerinden bahsetmicem. Sadece bi tanesinden bahsedicem. Samantha.

Samantha yanlış anlamadıysam aralarındaki en büyük kadın. filmin sonunda 50. yaş gününü kutluyorlar. Fakat 50 yaşında gibi görünmüyor tabiki de. Fıstık gibi bi kadın. Sarı saçlar, dar elbiseler, yüksek topuklar, we genç sewgili =) Evet bu kadının tutukusu genç erkekler. Filmde 5 yıldır beraber olduğu çok yakışıklı we baya genç bir sewgilisi war. Çok mutlular. Adam Samantha'yı deliler gibi sewiyor. Ama Samantha biraz "fazla" sex düşkünü olduğu için sewgilisini aldatmamak için ayrılıyor. Kadını takdir etmek lazım. Başkası olsa aldatır, zaten tek amacı da sex.

Şimdi ben niye bu kadını anlattım? Sebep şu:

Ben hep şu ana kadarki postlarımda neden aşık olamıorum neden doğru kişiyi bulamıorum gibi konular hakkında yazdım hep. Ama bu filmi izledikten sonra aslında birine bağlanıp senelrce onla çımak istemediğimi fark ettim (bu düşüncenin çok kısa bi süre sürceğini düşünüor da olsam hehe). Yani şu anda özgürüm. Herkesi tanıyabilmek gibi bi şansım war. Öbür türlü olsa ciddi bi ilişkisi olan her kadın gibi ben de kısıtlancam. Bırak yeni insanlar denemeyi, yeni we erkek cinsiyetinde SADECE NORMAL yakın bir arkadaş bile edinemicem. Ne de olsa türkiyedeyiz, 2 kat imkansızlaşıyor yani.

Bilmiyorum saçmalıyor muyum ama şu an böyle düşünüorum. Şu an özgürüm. Gerçi fazlasıyla yoğun olduğum için dışarı çıkıp hayatın tadını çıkaramıorum ama bitçek elbet. Yani nie kendimi kapatıyım ki insanlara, sırf ciddi bi ilişkim olsun diye. İleride nerede yaşıyacağım bile belli diil. Şimdiden bir ciddi ilişkim olursa we ileride şehir deiştirmek istersem buna engel olabilir bu ilişki we hiçbir zaman bu seçime düşmek istemem; ilişkim mi işim mi.. Bööle bi ikilem insanı öldürür.

Ben zaten bikaç yıl önce yeterince dolu dolu bi ilişki yaşadım. Sanırım bu yeterli. Artık bi süre başka şeylere öncelik wermeliyim. Zaten o ilişkim bittiğinden beri arkadaşlıklarıma çok öncelik werdim. Çünkü insan ciddi bi ilişkiye başlayınca biçok arkadaşını ihmal edebilio, tabi en yakınlar hariç. O yüzden ilişki bittiğinde arkadaşlıklara öncelik werdim we elimden geleni yaptım bu konuda. Şimdi sırada daha farklı şeyler war. İş, para, şehir..

Moda tutkum yüzünden iş diince tek hayalim fashionable elbiseler we ayakkabılar alabilcek kadar para kazanabilmek tabiki de =) Belki bu fikir kimisine çok "boş" we "aptalca" geliyor ama şunu bilin ki bunlerı sölerken, "işim ne olursa olsun" demek istemiyorum tabiki de. Ben bu konularda ciddi bi insanımdır ama kader diye de birşey war tabi. Sonuçta işimizi kendimiz seçemiyoruz, bizi seçenlerin arasından seçim yapabilioruz ancak. (Ki genelde biri bile bizi seçse atlamak zorunda kalıyoruz)

Sex and the City'den nerelere geldim =) Orda özellike carrie'nin kıyafetleri we ayakkabıları we çantaları mükemmel =) başka neyi kaldı zaten. Ama en çok ayakkabılar. Manolo Blahnik Adlı ayakkabı dehasını da tanımış oldum böylece. Ben ayakkabıda Patrizia Pepe hayranıyımdır. Ama Manolo'ya da hoşgeldin diorum =)


Sonuç olarak bir de filmde carrie'nin Mr.Big'ine değinmek istiyorum. Adam mükemmel. Yakışıklı ama ööle con con tiplerden diil. Ağır, olgun, hoş, knows how to talk with a woman =) eh böyle bi erkek war mıdır hala onu bilemicem (hele bide o yaşta) ama umutlar tükenmez tabi. Aşka olan inancım sıfırlanmış olsa da masallara hala inanıyorum. yani Masalsı bir şekilde hayatıma giren bir erkeğe aşık olabilirim. En azından inancım war. Ama hayat bu tabi, belki de alakasız damdan düşer gibi biri gircek hayatıma, ya da belki zaten hayatımda olan birine aşık olcam. Ama bu kişinin kim olcağını çok merak ediyorum.

Son olarak hayırlısı demekten başka bi şansım olmadığı için olacakları yaşayıp görcez ancak diyorum ve bu yazıyı burda bitiriyorum. Abartmışım zaten.

13 Aralık 2008 Cumartesi

Back to Ankara..


İşte bir bayram daha geçti gitti. Cumartesi günü Ankara'ya döndüm ama Ereğli'nin etkisindeydim daha. Tabi asıl etkisinde olduğum Ereğli diil de, ordaki eski arkadaşlarım. Canlarım benim çok özlüyorum onları.
Başta Juju tabiki de. Artık ona kanka dost kardeş gibi şeyler demek fln çok yetersiz we az kalıyo. O yüzden onla biz birbirimize "öte" diyoruz. Kankadan öte kardeşten öte hepsinden öte, uğruna ölünesi =)

Sonra ise orta okul arkadaşlarım tabiki de. Gerçi biri yoktu bu bayram, İstanbul'da kaldı, başka bi tanesi de İsatnbul'a taşındı temelli o yüzden diğerleriyle görüştük.
Tabi bunların yanında Juju'nun nişanlısını da bol bol tanıma imkanım oldu. Juju'mla hep mutlu olurlar umarım.
Her neyse konudan saptım yine =)

Diyodum ki cumartesi geldim Ankara'ya we tamamiyle Ereğli'nin etkisindeydim. Pazar günü de aynen böyle geçti. Pazartyesiye yani bugüne çok önemli bir sözlüm olmasına rağmen ben çalışmıyordum. Her neyse öyle ya da böyle bgn sabahın 8.30'unda başlayan derse gittim. sonra diğer ders fln derken, aralarda da sözlüye çalıştım. Sözlü öyle böyle geçti. Sıra laboratuvarda deney yapmaya geldi.



İşte bu sözlü+deney saat 3buçuktan akşam 8'e kadar sürünce ben bittim tabiki de ama bunun yanında daha önemli ola birşey war, o 2 gün boyunca üstümden atamadığım "tatil havasını" Bi anda atıwermişim gitmiş. Way bea dedim içimden, 5 saatlik bir deneyin derdime derman olacağı aklıma bile gelmezdi. Gerçi tatil hawasından çıkıp da ders mi çalışıorum? Tabiki de hayır =) Ama en azından bunalım olmuyorum.

Neyse bakalım bugünler de geççek kurtulcaz bu okuldan diye hayaller kuruyorum. O zaman al bütün şehirler senin olcak Goldiecik =)

5 Aralık 2008 Cuma

Bu şarkılar niye?


Annemler Şevval Sam'ın albümünü almışlar da, hemen atladım tabi. Canıım türk sanat müsikisi dinlemek istedi de :D Allah için güzel sölüo hatun,kendi de güzel. Bazı şarkılar çok güzel, onları dayanamadım yazdım işte..

Bu şarkıların hiçbiri aşık olduğumdan fln diil yani :D Aksine bırak aşık olmayı, kimseden hoşlandığım bile yok :D Zamanım yok zaten gönül işlerine :D

Söyleyemem derdimi

Söyleyemem kimseye derdimi, derman olmasın diye
İnleyen şu kalbimin sesini ağyar duymasın diye
Sakladım gözyaşımı vefasız o yaw görmesin diye

Şevval Sam

Benziyor şimdi benim ömrüm uzun ruyaya..

Güzel bir göz beni attı, bu derin sevdaya...
Ahh aaah bu derin sevdaya.

Benziyor şimdi benim ömrüm, uzun ruyaya
Benziyor şimdi benim ömrüm, uzun rüyaya

Yari karşımda görsem de, dalarım hülyaya aaahhh
Dalarım hülyaya..


Şevval Sam'dan..

Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime..

23 Kasım 2008 Pazar

Bugün yaptıklarım..


Bugün uyandım kalktım.. Bi baktım ewde kimse yok. Neyse yüzümü fln yıkadım derken bizimkiler eve geldi... Bi baktım bana açma almışlar ohh dedim mis gibi :D Yanında da taze sıkılmış portakal suyu. Bi güzel kawaltı ettim. Sonra açtım facebooku gezin babam gezin. on bak buna bak onun resmine bak bunun resmine bak (hep de gıcık olduklarmın resimleri :D ) Neese saat 2 gibi arklarla buluşçaımdan dolayı hazırlanmaya başladım. Giyindim makyajımı yaptım çıktım ewden.

Kızılaya gittim arkadaşın kursu orda olduğu için, o kurstan çıktı, dolmuşa atladık arkadaşın ewinin oraya. Orda arkadaşın arabasını aldık, arabaya atladık ve dooru tunalıya.. Karumda gezindikten sonra diper arkadaş da geldi ve karumdan çıkıp yürümeye başladık.. Burger King'e gittik bi güsel tıkındık muahbbet ettik. Genelde işhayatı üzerine muhabbet ettik. Eh tabi dedikodu da wardı bol bol :D Sonra kalktık 1-2 mağza daha gezdikten sonra ayrıldık ve ewlere dağıldık.

Ewe geldiimde bizimkiler yemeğe oturuolardı. Tabi ben tok olduğum için yemek yemedim ama tatlı yedim biraz :D

Ve sonra ise işte geldim burdayım :D

Niye mi bunu yazdım?? Ölesine yazdım işte löö :D Bgn neler yaptıımı bi de kendi yazdığım şekliyle okumak istedim o yüzden :D

Plansız planlar..


Değişmeli.. Bişiler deişmeli, kesinlikle. Çok sıkıldım. Ama bu deişimden kastım sewgilim olsun bilmem ne diil. Bişiler deişmeli sadece..

Bazı kararlar almalıyım. Kararlarımı alıp hedefe kitlenmeliyim. Milyon tane bahaneyle kararlarımı yok saymamalıyım. O kadar çok yapmak istediğim şey war ki, anlatamam. Ama nası ne zaman bilmiorum..

Yapmak istediklerimi sıralasam bitmez heralde.

1) hayatımı düzene koymak, derslerime yoğunlaşmak
2) zayıflamak(şüphesiz :D ) bu konuda düşündüğüm birşeyi gerçekleştirmek
3) o bulduğum işle ilgili daha çok bilgi edinmek ve kafama uyarsa o işe başlamak
4) solaryuma girmek
5) O beğendiğim botu almak :D (alakasız oldu ama neese)
6) Okul bitince İstanbul'da iş bulmak için ve oraya yerleşmek için şimdiden bişiler yapmak
7) Şu sıralar ilginç bi şekilde aklımda olan kişiyle ilgili bazı kararlar almak. Onu görünce gerekeni yapmak
8) Bayrama 2 hafta war, bayrama kadar biraz daha fit hale gelebilmek
9) Pilates step aerobik.. bunlara üşenmeden gitmek
10) Müzikle iligili olarak artık bişiler yapmak. Şu bulduğum grubu denemek ve verilen şarkılara çalışmak önümüzdeki haftasonuna kadar
11) Kredi kartı borçlarımı bitirmek, az para harcamak
12) Fizibilite, tasarım, müh lab soru ve rapor, bitirme ödevi sunumunu ve raporunu yapmak ve bayrama kadar bitirmek
13) Etrafımdaki gerizekalı insanların laflarına kanmamak
14) Bunların hepsini gerçekleştirirken stres sıkıntı yapmamak, rahat olabilmek

Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Gerçekten de zorlu bir yola girmek lazım tüm bu isteklerimi gerçekleştirebilmek için.

Bunları okul bitmeden önce halletmek istiyorum gerçekten.. Okul sonrasında ise başka hayaller girio dewreye.. İstanbul.. Araba.. Aşk tabi ki :D

Ama ben asla plan yapmadan yaşamayı sawunuorum. Eskiden ben de yapardım planlar fln ama heme hemen hiçbiri gerçekleşmediği için, plan yapmadan yaşamanın daha doğru olduğunu sawunmaya başladım.

Anlıcağınız bi sürü isteğim war ama planım yok :D Eh hayırlısı demekten başka ne kalıo ki.. :D

21 Kasım 2008 Cuma

Kıskandım!!


Yıllar öncesinden beri tanıdığım ama muhabbetim olmayan bi kız wardı memlekette işte o geçen bölümde aşk-ı memnuda oynadı. İnanamadım görünce. Nası güzelleştirmişler hatunu bea. Demekki makyaj we tabiki tlevizyon insanı taş gibi gösterebiliomuş. Ne diyebilirim ki. Kıskandım =(

20 Kasım 2008 Perşembe

Olcam..


Şarkıcı olcam ben. Rockçı. Rockstar

16 Kasım 2008 Pazar

Çok param olsa..

Bi arkadaşla konuştuk da, çok param olsa fln diye. bi anda hayaller diziliwerdi kafamda...

Çok param olsa önce kendime İstanbul'dan lüks havuzlu bir ev, Miami'den bir ev, Amerika'yı biraz gezip en beğendiğim bi yerinde daha bir ev, bi de Türkiye'de bi yazlık (nerden olduğuna karar vermiş değilim) alırdım. Parayı evlere yatırmayı tercih ederim. Çünkü durduğu yerden kira getiren ve sizin hiç çalışmadan para kazanabileceğiniz tek şey bu sanırım. Muhtelif şehirlerden muhtelif ewler alırdım yani kiralarını yemek için.. :D

Sonra bir Escalade, bir lüks spor araba, bir minik araba, X6 falan alıp ewimin önüne dizip MTV Cribs'i çağırırdım :D hehe yok tabi çağırmazdım.. :D ama ewimin önüne dizerdim bi güzel

Şimdi arabalarım evlerim we yazlıklarım olduğuna göre sıra neyde?



Tabiki de alışweriş. Çılgın gibi alışweriş yapardım. nası olsa artık bol bol kira da alıorum, deli gibi alışweriş yapardım, arkadaşlarıma hediyeler alırdım, gece sortie senin reina benim sıkılana kadar bi süre gezerdim. Bir şirkete ortak da olurdum, bişilerle meşgul olmak kariyer yapmak için..

Bi de köpek alırdım kesinlikle. Hatta köpekler... Bir Golden, bir kangal, bir kurt.

Sonra yapçak bişi kalmayınca oturup birine aşık olıyım diye beklerdim heralde :D

haaaaaa nası unuturum... bi de zayıflamak için muzaffer kuşhanın zayıflama merkezinin yaz programına giderdim aylık 3000 doları bastırıp :D

Niye hayal kırıklığı adlı bi post yaptım? İşte sebebi..

Bundan bi öndeki postumda hayal kırıklığına uğradığımı falan anlatmıştım. İşte size tam olarak sebebi..

Dün cumartesi olmasına rağmen biz zawallı kimya mühendislerinin bitmeyen projeleri yüzünden okuldaydım. Yalnızca proje olsa iyi.. Artı bi de bitirme ödevim için taslak sunum hazırlayıp onu haocaya sundum. Herneryse..

Okulda çıktım eve gidiyorum, yürüyorum. Bi numara beni arıyor.. Yabancı bi numara. Açtım naber kız napıosun? Dedim iyiyim ama tanıyamadım. Neyse karşıdaki şahıs ismini söliyince kaldım bi anda. Şu sıralar aklımda olan "erkekcan"mış arayan. Neyse işte napıosun ne ediosun falan dedikten sonra diyor ki, ben sizin ordaki köftecideyim. İşin yoksa gel. Ben de hımm ööle mi eh geliyim o zaman diyerekten oraya gidiyorum. Yanında bi arkadaşıyla beraber oturuyor erkekcan. Biraz lafladıktan sonra arkadaşının arabasına binerek başka bir kafe olan monopoly'ye gidiyoruz. Orda bu iki erkek kişisi tavla oynamaya başlıyor. Eh benim erkekcan ağır abi tabi çok konuşmaz çok gülmez mafyayım ben heyy höyy havalarında (gerçekten mafya olduğu söyleniyor, hoş kendi de söylüyor), benim mafya tipli erkeklerden hatta direk mafyalardan hoşlandığımı biliyor tabi, iyice havaya giriyor falan. AmaGelin görün ki ben sıkıntıdan ölüyorum patlıyorum. Diyorum ki hadi konuşun biraz bilmem ne. Az konuşuyorlar. Öyle sıkılıyorum ki yan masada oturan ve bilgisayarla ilgili bişi okuduklarını anladığım iki kişinin bilgisdayar dünyasına ait konuşmalarını ne kadar sıkıcı olsa da büyük bi zevkle dinliyorum. Neyse ben bir sıcak çikolata içtim erkekcan bi sıcak çikolata içti, onun arkadaşı 2 çay içti. Ve artık kalkıcaz. Hesap lütfen dedik. Hesap geldi. 21 YTL. bunun 6sı fln bana ait muhtemelen diyerekten cüzdandan bi 5ytl çıkardım koydum. bozuk bakıyordum. erkekcanın arkadaşı zaten masada diildi tuwaletteydi, baktım erkekcan kıwranıyo, elini bi o cebine atıyo bi öbür cabine atıyo. RESMEN ZAMAN GEÇİRİYO. cüzdanımdan 50 ytl çıkardım ve "yoksa yanında ben veriyim" dedim THE GODMOTHER'ım sanki, elalemin çocuğunun içtiği sütü ödüorum. Neyse ben tabi parayı çıkarınca bekliyorum ki "hayır koy onu cebine, hesap mı ödeticem sana" falan bekliyorum. Bu demez mi "iyi ozaman sende varsa sen ver, yoksa ben kart vercem" diye. ben ŞOK ŞOK ŞOK kaldım öyle. Tamam dedim mazlum mazlum ve parayı verdim. Bu da oraya bi 5ytl koydu. geriye kalanı ben ödemiş oldum. YUH dedim YUH. mafya dedik sert dedik erkek dedik herif karı gibi çıktı iyi mi yaa. ulen ne adamlar war ya. kıwıra kıwıra karı olmuş hepsi. bi de yüzsüz yüzsüz hala dioki " seni aradığım numarayı keydet, eskisini artık kullanmıyorum, ulaşamazsın kaydetmezsen" falan diyo. ULAN BEN SENİ ARAR MIYIM LAN Bİ DAHA!!!!! Şehir krosu yaa. al o kilolarını bi tarafından çıkarıp çıkarıp geri sok. Hem çok kızdım, hem de kendimi salak gibi hissediyorum. Ben bu tipi mi mafya sanmışım yaw :/ Büyük ihtimalle anlattıklarının yarısı da yalan. Silah milah yok belinde. Hey gidi Karadeniz, sen şu olanlara bak ya... Bunu da gördüm ne diyim..

Hayal kırıklığı

Bir süredir peşinden koştuğunuz, aradığınız, aramasını beklediğiniz kişinin aslında sizin için ne kadar da yanlış kişi olduğunu anladığınız oldu mu hiç? doğrusu ben şu an bu durumdayım. Ne kadar ilginç biriyim ben yaa. bi insanı kendi kafamda kendi istediğim gibi yaratıyorum resmen ve benim kafamda yarattığım karakterden hoşlanıyorum. halbuki o kişi hiç de öyle biri değil. bunu anlayınca da yere sert bir düşüş yapıyorum. ama tamamen kendi suçum bu. önce bi tanı bakalım. ağır abi gibi görünüyo tamam da, öyle mi bakalım gerçekten? hiç de değilmiş ya. bırak ağır abiliği, erkek gibi bile davranmıyor. karı gibi bişi çıktı. Allh'ım ne adamlar var şu dünyada. adamlar karı olmuş, kızlar onların peşinden koşuyo erkek gibi..

15 Ekim 2008 Çarşamba

Yokum diyoorrrr...

Veeeeeee Goldie varım diyor, warım, ben de warım, burdayım.. Ama kimse görmüor. Goldie pes edior we artık yokum dior..

Aramak ya da aramamak.. İşte bütün mesele bu..

Hep hata yapıyorum bu konuda. Gereksiz insanı arıyorum üstüne düşünüyorum, gerekliyi aramıyorum.. Hoş, gerekli insan war mı acaba aranması gereken etrafımda... Erkeklerden bahsediorum tabi ki de. Aslında çok basit, çözmesi çok kolay olan warlıklar bunlar. ama işte asıl sawaş insanın içinde zaten. erkelere suç atıoruz belki hep "way ne kadar kaba" "way ne kadar öküzcan" ama acaba suç bizde olabilir mi? belki de biz yanlışı, yanlış şekilde istiyoruz. Doğruyu doğru şekilde istemek lazım. ama nasıl? doğru olduğunu nerden bilcez ki, hadi bildik diyelim, doğru kişi nerede? Niye hiç buralara uğramıor? belki yıllardır hayal ettiğimiz karakter, doğru karakter diildir. belki en maçoyu seweriz ama en kibarıdır doğru olan, ya da tam tersi. eğer bunun ortasını isteyebilirsanız, emin olun iyi bişi yapıorsunuz. çünkü uçlardakini isteyen insanlar asla mutlu olamıolar. muahakkak bi taraf üzülüor.
Önce kendinizi tanıyın, kendinizi sewin.. Sewin ki biri hayatınıza girmek üzere olursa eğer, "arasam mı yoksa aramıyım mı, şööle mi düşünür bööle mi düşünür" demeyin.
Ben de umuorum ki bunu bir gün yapabilcem..

12 Ekim 2008 Pazar

Tutku..

İnsan tutkularının peşinden koşmalı mı? Yoksa mantıklı mı dawranmalı? mantıklı yaşamak hayatı öldürür gibi geliyo bana hep. Tutkuları olmalı insanın, çabalamalı.. Peki sırf tutkuları uğruna diğer mantıklı fırsatları bırakmalı mı? Onlardan wazgeçmeli mi?
Hep tutkularımın peşinden gittim ben. Kimi zaman pişman oldum. Kimi zaman iyi ki yapmışım dedim. ama şimdi mantıkla tutkularım sawaşıyor. Kim yenicek acaba? Bana en yakın hangisiyse o yenicek orası kesin.. Kader dediğimiz şey de işte burda dewreye giriyor..

8 Ağustos 2008 Cuma

Just my imagination..

Bazen ne kadar çok hayal kurduğumu görüorum da, waktimin çoğu hayal kurmakla geçior. Yazık.. Ders çalışırken bi bakmışım hayal kuruorum, yatarken hayal, uyanınca, yemek yerken.. hem de boş hayaller. Hatta zararlı hayaller.. Neden zararlı bilior musunuz? Çünkü hayal kurdukça onların gerçekleşçeklerine daha da çok inanıorum, iice saftirik bi insan oluorum, sonra hayallerim gerçekleşmeyince de, yüksek bi yerden yere çakılmış gibi mahwoluorum, kahroluorum..

Hayat beni neden yoruosun? Aşık olmak bnm neyime diorum ya, hoşlandım düşündüm çabaladım ama olmadı, napıyım? yani her seferinde bööle oluorsa ben napiyim? Ben yapabilceklerimi yapıorum, ama nerde hata yapıorum anlamıorum.. bence bnm en büük hatam, sadece fazla inanmak. İşte bunun sebebi de fazla hayal kurmak. Ama ben o hayaller sayesinde yaşıorum. Onlar da olmasa, nası mutlu olurum. Olamam. Çünkü mutlu etçek bişi yok etrafımda, hayatımda. Elbet de wardır küçük şeyler, ki zaten her zaman şükrediorum halime, ama farklı şeylerden bahsediorum ben.. Şu diğer mutluluklardan bahsediorum.. Anlayan yok ki, kime bahsediorum..

30 Temmuz 2008 Çarşamba

Kahwaltı..



En büyük keyiflerden biri de, sabah uyandığınıp odanızdan çıkıp mutfağa yöneldiğiniz anda, mis gibi kokuların sizi karşılaması we "bgn kahwaltı ööle sadece peynir ekmekle geçmicek, deişik şeyler de war" demesi diil midir sizce de? :) Benim her sabah klasik sorumdur (tabi annemler burdaysa) "anne bgn kahwaltıda ne war" :) Annem çok kızar aslında, bakmayın siz bana, ne demek kahwaltıda ne war der we "kahwaltılık war" diyip beni tersler :D Eksiden kahwaltı bile etmeyen ben, şimdilerde iice alıştım kahwaltı etmeye, bi de klasik kahwaltıyı da beğenmez oldum..
Şimdi izin werirseniz gidip ekmeğin üstüne peynir we bikaç şey daha koyulup fırınlaşmış olan kahwaltımı edicem :D

29 Temmuz 2008 Salı

Ankara geceleri...

Bu Ankara beni gecelerden bile soğuttu ya. Yazın bomboş oluyo burası ya. Satsuma bile sarmıo. Çok yazık. Walla yakında ben bi yerde dj olarak çalışmaya başlıcam bu gidişle. Tabi dj derken, şu sadece şarkıyı sırayla çalan djlerden biri olabilirm yani :) Dj'lik bilgim yok ama harika bi müzik zewkim olduğuna emin olabilirsiniz. İnsanları nası coşturcağımı da bilirim müzikle, nası üzceğimi de :D Bi gece klübünde insanların yüzlerine bakarak ne istediklerini de anlarım, müzik tarzı olarak. Bu salak dj'ler bi halttan anlamıo, şikayet edioruz o anda, yine de deiştirmiolar. Ah ulan bnm paralarımla ordasınız!! Neese kendimi bi İstanbul'a atsam orda Roxy, Sapphire, Reina beni bekleyinnn :D Gerçek müzikten haberi yok bu Ankara eğlence sektörünün ya :/ Burda anca fasıla gidilir.. Benden herkese tawsiye, Ankara'ya bi kaç günlüğüne geldiyseniz, we mewsim kış ise fasıla gidin, ama yazın geldiyseniz we illaha club istiorum diosanız, bari hawuzlu gece klüplerine gidin de içiniz açılsın.. (İstanbul Reina)

Amy Winehouse dinleyin..

Ya bu kadını dinleyin ya dinlemelisiniz. Şööle en büyüğünden, en bas wereninden bi kulaklık takın kulağınıza, açın tüm amy şarkılarını dinleyin. Hayat budur inanın siz de çok sewceksiniz. Sesi, şarkıları, uyumu mükemmel. Her dinlediğimde bööle bi yerelere yazasım gelio walla :D Herkese dinletesim gelio..

We only said good-bye with words
I died a hundred times
You go back to her
And I go back to.....

I go back to us

I love you much
It's not enough
You love blow and I love puff
And life is like a pipe
And I'm a tiny penny rolling up the walls inside

We only said goodbye with words
I died a hundred times
You go back to her
And I go back to black

28 Temmuz 2008 Pazartesi

Köpek yerine araba da olur :P


Ne kadar dengesizim. Ama araba aşkım yıllardan beri war. Yeni olan bişi diil. Bu aralar şu Honda Civic'in yeni modeline (type-s) taktım accaip şekilde. Alsam içinde yatarım sanırım. ewi kiraya weririm, arabamda yaşarım, banyo için hamama giderim, tuwalet ihtiyacımı kafelerde fln hallederim :D Yok ya o kadarı da sarmaz :D Ama en azından gece yatana kadar arabamda yaşarım. Peki neden almıolar bana araba? Neymiş efendim, ankara trafiğinde nası kullancakmışım! Ya ben yarışlara katılmayı hayal ediorum araba alınca, siz bana ne diosunuz? Hem ankaradaki trafik nedir ki ya? Yok azizim bu bööle gitmez! O kadar araba özlemi çektim ki, araba alır almaz, Fast&Furious'taki şu siyah evo'lardan birinin kamyonun altından geçtiği sahneyi gerçekleştircem bu gidişle. O diil de, bi drift denicem orası kesin :D bakalım arabaya ne gibi zararlar werilebiliomuş :P

köpek istiorum..


Köpek istiorum artık ama apartman dairesinde de haywan mı beslenir ya?! Balkonda da yaşamaz ki bu zawallıcıklar :D Ya geçenlerde eski bi arkadaşımın (kerem) köpeğini gördüm. Daha minicikti, kangal yawrusu, ama nası güseldi, şu resimdeki işte.. 15 günlükmüş sanırım. hiç ayrılmak istemedim ya alıp götüresim geldi. Alıp götüriim de nolcak sonra? Hadi ewde beslicem diyelim, ben okuldayken bütün gün haywan sıkıntıdan patlıcak, ilgilenmek lazım. Hele ki bnm gibi sınawa bile gitmek için uyanmaya tenezzül etmeyen bi insan, nası erken kalkıp onu gezdirir ki? Ama çok ii bi arkadaş olurdu bana ewde doğrusu :(

Kendimi yadırgadım...

Yazcak ne çok şeyim warmış meğerse... Kendimi yadırgadım walla. Amma dertliymişim :D

Gıcıklar..



Şu facebookta bana inatmış gibi herkes in a relationship olmak zorunda mı kardeşim :D Çok sinir oluorum bildiğiniz gibi diil. Ama Deniz geçenlerde bi laf etti ki, çok doğru bir laf; ben dedim ki Deniz'e işte şu şunla çıkıomuş bu bunla falan diye anlatırken, Deniz şööle dedi: "Bunlar fast-food aşklar azizim" :D Çok haklı çok.. Mutlu olmak aşkı bulmak bu kadar kolay mı ya? Siz binbir türlü kaşarlık yaparak tawladığınız o para babalarından başka vasıfa sahip olmayan şehir abazalarıyla fotoğraflarınızı koyun facebook'a bakalım. Nası olsa maksimum bi kaç ay sonra tekrar single olup, facebooktaki bütün "asla aşık olmam", "güçlü kızlar klübü", " exten next olmaz", "çok geziorum heyy çok popülerim" gibi gruplara üye olcaksınız. Gerçekten aşkı bulan da war, hakkını yemiyim insanların. Onları gördükçe benim de inancım artıyor ama 100 taneden 5 tanesi ööle ancak.. Zaten yeni trend sewgili bulunca önce in a relationship with bilmemkim yazıp, 2 gün herkese ilan edip, sonra facebookunu kapatmak. Buna uymazsanız artık gerçek aşıktan sayılmıorsunuz haberiniz olsun :D
(Yooooo kıskanmıorum :P )

Anlamsız..




Çok zor günler geçiriorum kendi içimde, çok zor.. Nası atlatıcam napıcam bilmiorum. Şu yaşıma kadar (21) kendi derdime hep kendim çare buldum, kimseye danışmadan, şimdi kendim bulamıorum. Yapmak istediklerimi gerçekleştiremiorum. Sanki bi okyanustayım we aşağıdan biri beni tutup çekiyor we ben yukarı çıkamıorum. Bu ben diilim. Öyle ruhsuzlaşmışım ki, aşık olamıorum, kitaptan zewk almıorum, dışarı bile çıkasım gelmior şu şehirde.. Ewde oturup sabahtan akşama kadar internet, tv falan bööle yaşarım heralde bıraksalar. Kaçıp gitsem... Pelin'le ne büyük planlarımız war aslında; ii miktarda para biriktirip ya da bulup işte, bir adaya kaçıp, orda yaşasak diye hayal edioruz hep. Kumsalda hamağımıza yatıp denize karşı ayaklarımızı uzatıp, sadece etrafı izlesek, dert yok, sıkıntı yok, entrika yok. Garsonluk falan yapıp para da kazanırız. Okulu falan da bırakırız. Bi diploma için bu kadar sıkıntı çekiorum, yazık bana ya! We tabi ki bnm gibi olan herkese. Kimya mühendisliği okuyorum ama cehennem mühendisliği okuomuşum gibi geçior yıllarım. 1 senem kaldı Allah izin werirse, we sonra bitçek. Bitçek de nolcak? Bir sürü köpekbalığının olduğu bi okyanusa daha atlıcam, iş hayatına. Gereksiz rekabet, birbiri arkasından iş çewirenler, bir sürü pislik adam pislik kadın... ooof of. Bi kişi çekse kurtarsa beni diyorum bazen...

Hadi bakalım..

Ben de şu blog denilen olaya girdim ya, ne diim kendime. Çok yalnızım çook :D Heralde ondan dolayı böyle işlere sardım :/